24 ARALIK 1978 - MARAŞ KATLİAMI
Balıkların hafızası üç saniyeliktir... Onun içindir ki Akvaryumda iken okyanusta sanırlar kendilerini..
Her gün onlarca insanın öldürüldüğü yıllardı 70 li yılların sonları. Okullar, kahveler basılıyor, bombalanıyordu. Bir “iç savaş” görünümü vardı bütün yurtta. Bir yandan faşist saldırılar sürerken, diğer yandan bu saldırı karşısında kendini koruyanlar bulunuyordu. Sağ-Sol çatışması, Alevi-Sünni kavgası değildi yaşanan. 24 Aralık 78, Maraş katliamını olarak yazıldı tarihe.
19 Aralık : Maraş'ta faşistlerin propaganda aracı haline gelen Cüneyt Arkın' ın "Güneş Ne Zaman Doğacak" filminin gösterildiği Çiçek Sinemasının faşistler tarafından bombalanmasıyla olaylar gelişmeye başladı.
20 Aralık : Saat 20.00 sıralarında bu kez de, Yeni Mahalle'de sol görüşlülerin ve Alevilerin devam ettiği Akın Kıraathanesi'ne patlayıcı madde atıldı ve iki kişi ağır yaralandı.
21 Aralık : Kendi attıkları bombaya "misilleme" olarak 21 Aralık günü faşistler Maraş Meslek Lisesi öğretmenlerinden , TÖB-DER üyesi, Hacı ÇOLAK ve Mustafa YÜZBAŞIOĞLU öldürdüler.
22 Aralık : Faşistler öğretmenlerin cenaze törenine saldırdılar. 23 Aralık : "Allah adına savaş"a (cihat) çağrılan Maraş köylerinden gelenlerin katılımıyla Maraş katliamı başlatıldı.
23-25 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta yaşamını yitirenler
Katliamın bilançosu
25 Aralık gecesi saldırılar sona erdi. Sıra katliamın bilançosunun çıkarılmasına gelmişti.
Ölü sayısı 111
Yaralı sayısı 1000'in üstünde
Tahrip edilerek yakılan ev 552
Tahrip edilerek yakılan işyeri 289
Yakılan oto 8
Saldırılar durmuş ama halkın korkusu durmamıştı. Yaşananların soykırım sonrasında Maraş'taki Alevi nüfusun yüzde 80'inin kenti terk ediyordu .

Davanın sonucu
Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Hatay İlleri Sıkıyönetim Askeri Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesinin (Esas No: 1980/82, Karar No: 1980/520 sayılı) gerekçeli kararı:
Hakkında dava açılan sanık sayısı 804
Ölüm cezasını alanlar 29
Müebbet hapis cezası alanlar 7
15-24 yıl arası hapis cezası alanlar 7
10-15 yıl arası hapis cezası alanlar 29
5-10 yıl arası hapis cezası alanlar 259
1-5 yıl arası hapis cezası alanlar 26
Beraat edenler 379
Karar aşamasında firarda olanlar, çeşitli nedenlerle davası tefrik edilenler ve ölümle davası düşenlerin toplamı: 68 oldu.
Ölüm ve müebbet cezalarının dışındaki diğer hapis cezalarında 1/6 arasında indirim uygulandı, cezalar daha da azaltıldı.
Mahkemenin kararı, Yargıtay'da bozuldu. Yeniden yargılama, Yargıtay süreci vb. idam cezaları uygulanamadı. Hafif cezalarla dosya kapandı.
Kahramanmaraş katliamı sonrasında, Ecevit hükümeti 26 Aralık'ta toplanan Bakanlar Kurulu'nda 13 ilde sıkıyönetim ilan ediyordu.
Maraş'ta olan bir savaş değildi, bir katliamdı. Bunun adına “anarşi” denmez, “sağ-sol çatışması” da denmez. Bu, “Alevi-Sünni çatışması” da değildi. Olaylar, ne bir rastlantı, ne de "halkın galeyana gelmesi" sonucu olmuştu. Olaylar aylar öncesinden planlanmış ve programa konulmuştur. Maraş'ta olan plânlı ve örgütlü bir faşist saldırıydı.
Amaç
- Polis devleti yaratmaktı
- Gelişen muhalefetin önünü kesmekti
- Toplumsal yığınları terörle sindirmek, içlerine korku salmaktı
- “öteki”ni yok saymak, “tek tip” insan yaratmaktı
- Ekonomik programın önünde engel oluşturan işçi sendikalarını dağıtmaktı
- Sıkıyönetimi çağırmaktı
- Bir darbenin hazırlanmasıydı
Dün sağ-sol çatışması, alevi-sünni kavgası olarak kullanılan gerekçelerle sürdürülüyordu baskılar, bugün Kürt-Türk ayrımı üzerinden. Dün MHP vardı katliamlarda, bugün “hassas Türk vatandaşı” MHP'liler linç girişimlerinde. Dün Kontr-gerilla, ETKO, TİT gibi isimler vardı saldırılarda provokasyon eylemlerinde, bugün derin devlet adıyla tanımlanan ilişkiler yumağı Susurluk'ta, Şemdinli'de. Dün “komünistler camiyi bombaladı” gerekçesi vardı, bugün “bayrağımız ayaklar altına alındı”. Dün düşünürler, yazarlar, gazeteciler saldırıya uğruyor, öldürülüyordu, bugün aynı saldırı düşünürlere ve yazarlara sürmekte. Dün tanklar, panzerler vardı muhalefetin önüne konulan, bugün protesto eylemine katılan 10.000 lerin üzerinde F-16 lar uçuruluyor. Dün katliamlarda, saldırılarda adı geçenler bugün “kahraman”, milletvekili, klüp başkanları. Dün “komünizm geliyor” tehdidi vardı, bugün “ülkemiz parçalanıyor”.
Ve yine hafızamız zayıf, “barışı seven” Total redçi Mehmet Tarhan yargılanıyor, Dünyada 19 Ülkede dayanışma içinde onunla, yurdum insanı sessiz...
Emil Galip SANDALCI'nın 26 Aralık 1979 tarihinde Demokrat gazetesinde “Zamandır” başlıklı yazısında: “ Kuşkusuz içinde yaşadığımız şu kokuşmuş, kanlı, haksız ve eşitsiz rezil ortamda faşizme, emperyalizme, şovenizme vb. karşı olacağımızı açıklamak doğaldır. Eğer asfalt yol üzerine kapaklanmış cesedi gazete kağıtları ile örtülü profesör dostumuzun (Orhan TÜTENGİL) öpülesi ak saçlı cansız başını TV ekranlarında seyrederseniz ve de cenazesinde -katili imişcesine- dipçiklenirseniz, ya da eşinizin, oğlunuzun, kardeşinizin, babanızın kanlı et parçalarını duvarlardan kazırsanız, gözü gitmiş, kolu bacağı kopmuş, delik deşik edilmiş, felç olmuş, tabanları patlatılmış, elektrikle delirtilmiş, ardına cop sokulmuş insanları tanır, bilirseniz... Elbette faşizmin yanında değilsiniz. Eğer insansanız, Hitlerleri, Himlerleri kıskandıracak Kahramanmaraş kıyımının yapıldığı bu ülkede şovenizm karşısına dikileceksiniz...” diyordu.