HACI BEKTAŞ VELİ MÜZESİ:

Bugünkü mimari yapının çekirdeğini teşkil eden ve Hacı Bektaş Veli zamanında yapılan Çilehane'ye, (KIZILCA HALVET) 14.yüzyıldan itibaren eklenen bina ve yapılarla, 16. yüzyılda Hacı Bektaş Veli Dergahı tamamlanmıştır. Ayrıca Hacı Bektaş Veli Dergahı ve Türbesi, 1807 yılında padişah IV. Mustafa, 1862 yılında Abdülaziz ve 1895 yılında da II. Abdülhamid tarafından tamir ettirilip, zaman zaman yapılan değişikliklerle bugünkü halini almıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce 1958-1964 yılları arasında büyük bir kısmı restore edilen Hacı Bektaş Veli Külliyesi, 16 Ağustos 1964 tarihinde Hacı Bektaş Veli Müzesi olarak açılmıştır.
Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasına dair 30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğüe giren yasa ile Hacıbektaş'ta bulunan Hacı Bektaş Veli Dergahı da kapatılmıştır. Hacı Bektaş Veli Dergahında bulunan eserler, Milli Eğitim Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü'nce gönderilen bir heyet tarafından saptanarak, önemli ve taşınabilir durumda olanları Ankara Etnografya Müzesi'ne götürülmüştür. Götürülen bu eserler, 1964 yılında açılan Hacı Bektaş Veli Müzesinde sergilenmeye başlanmıştır.

BÖLÜMLERİ:

BİRİNCİ AVLU (Nadar Avusu):
Birinci Avluya, 1963 yılında eskisine uyularak yeniden restore edilen, tonozlu büyükçe kapıdan girilir. Anadolu sanat eserlerinin güzel bir örneğini oluşturan kapı, oldukça geniş ve yüksektir. Ön cephesi bir dik prizmayı, iç kısmı ise bir tünel çatısını andıran kemeri, oldukça büyüktür. Külliyenin ana girişi olan bu kapıdan girince, geniş bir bahçe ile karşılaşırız. Bu bölümde, eskiden kapının sol tarafında mevcut olan at evi ile sağ taraftaki ekmek evinden hiçbir eser kalmamıştır. Bir üçgene benzeyen avlunun doğusunda Fevzi Baba Çeşmesi bulunmaktadır. Bu çeşmeye Üçler Çeşmesi de denilmektedir. Bu çeşmeyi 1897 yılında Fevzi Dedebaba yaptırmıştır. Çeşmenin etrafı renkli taşlar ile süslenmiş olup, üzerinde Arapça bir yazıt yer almaktadır. Yazıtın aşağı kısmında ise 6 çıkıntılı bir yıldız işlenmiştir. Üçler Çeşmesinin biraz ilerisindeki kapıdan, bugün mevcut olmayan, ancak izi kalan Ekmek Evi'ne girilmektedir. Avlunun kuzey tarafında, giriş kapısının tam karşısında, ikinci avluya girişi sağlayan Üçler Kapısı bulunmaktadır. Bu kapı ile aynı hizada, Dergahın hamam ve çamaşırhanelerinin giriş kapıları vardır.

İKİNCİ AVLU (Dergah Avlusu):
Üçler Kapısından girilen bu avluya "Dergah Avlusu" da denilmektedir. Eskiden Tekke teşkilatı binalarını etrafında toplayan, dikdörtgen biçiminde taş döşemeli olan avlunun güneyinde bir havuz bulunmaktadır. Havuzun Üçler Kapısına bakan duvarı üçgen alınlık biçimindedir. Üçgenin tepesine mermerden 12 dilimli Hüseyni bir taç yerleştirilmiştir. Üçgenin havuza bakan yüzü üzerindeki 12 mısralık kitabeden, havuzun 1906-1908 yılları arasında Beyrut Valisi olan Halil Paşa'nın eşi tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Avlunun doğusunda ve batısında kesme taşlar ile yapılan kemerler vardır. Üstü örtülü ve önü açık kemerlerin ortasında küçük beyaz mermer taşlarla yazılmış, dergah ile ilgili tamir yazıtları vardır. İlk kemerdeki birinci sütun yazıtının, Aslanlı Çeşme'nin eski yazıtı olduğu, 1853 yılında çeşmeye "Arslan" takıldıktan sonra yeni yazıt konulduğu, çeşmenin eski yazıtının ise şimdiki yerine konulduğu anlaşılmaktadır. Yazıtın üzerinde şu yazılar yer almaktadır.

Malkoç Bali İbn-i Ali Hazretleri,
Gaziler Serdarı ol din eri.
Hacı Bektaş-ı Velî'nin aşkına,
Eyledi cari bu ayn-i kevseri.
Tarihi dokuz yüz altmış ikide,
Teşnelikten oldu abdâlân beri
Birinci kemerdeki ikinci yazıtta ise şu yazılar yer almaktadır:
Ey günah-kar ötter yüzün kara,
Ne yüz ile Hazrete karşu vara. 951 (1544)
Aş Evi önündeki sundurmanın üzerindeki yazıtın, bir tamir yazıtı olduğu yazılı bilgilerden anlaşılmaktadır.
Tecdid kıldı bin iki yüz seksen altıda,
Aşhaneyi bu tak-u revak-ı Hasan Dede. 1286 (1869)
İkinci Avlu'da havuz ve Arslanlı Çeşmeden başka, Tekke Camii, Aş Evi, Mihman Evi, Kiler Evi, Meydan Evi ve Dedebaba köşkleri bulunmaktadır.

AŞ EVİ:
Aş Evi'ne iki kanatlı genişçe bir kapıdan girilir. Birbirinin devamı olan iki koridordan geçilerek, asıl Aş Evi salonuna geçilir. Birinci koridorun sağ tarafındaki küçük odada Aş Evi babasının mezarı bulunmaktadır. İkinci koridora açılan kapı üzerinde Arapça metinli 1560 (Hicri:968) tarihli bir kitabe ile karşılaşırız. ikinci kapıdan ikinci bir koridora geçilir. Bu koridorun solunda kiler odaları vardır. Koridorun sonundaki üçüncü kapıdan geçilerek asıl aşhaneye girilir.
Giriş kapısının tam karşısında bulunan büyük ocak üzerinde, Hacı Bektaş Veli'ye gönül verenler ve Yeniçeri Ocağı'nca kutsal sayılan Kara Kazan yer almaktadır. Salonun kuzeybatısındaki bulaşık yıkama yeri ile, bunun yanında bulunan özel tesisatlı Et Soğutma yeri, Aş Evi'nin gözden kaçırılmaması gereken bölümleridir.Giriş kapısının sağ tarafında Aşevi Baba'sının oturduğu ve işlere gözcülük ettiği, geniş oda bulunmaktadır. Aş Evi salonundaki vitrinlerde, aş evi ile ilgili eşyalar sergilenmektedir. Bu eserlerin çoğu Hacı Bektaş Veli Dergahı'nın orijinal eserleridir.


CAMİ:
II.Mahmut'un 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı kaldırıp, Alevi-Bektaşi Tekkelerini kapatarak, Hacıbektaş'a Nakşibendi Şeyhi atadıkdan sonra 1834 yılında yapılmıştır. Fakat buraya gelen Nakşi şeyhleri daima Bektaşi olmuşlardır. Bunlardan birisi Yahya efendidir. Nakşi şeyhi Said efendi de, Sivas'lı Nebi Dedebaba zamanında, dergaha gelişinden altı ay sonra bektaşi olmuştur.MİHMAN EVİ (Konuk Evi):Eskiden tekkeye gelen misafirlerin ağırlandığı yer olarak kullanılmıştır. Mihman Evi iki odalıdır. Birinci oda dikdörtgen biçiminde, olup yüksek küçük pencereleri, gömme dolapları ve bir ocağı bulunmaktadır. İkinci oda girişin sağında tek penceresi ve ocağı bulunan bir odadır. Bugün müze deposu olarak kullanılmaktadır.

MEYDAN EVİ:
İkinci avluya girişin solundaki kemerlerin tam ortasındaki kapıdan Meydan Evi'ne girilir. Giriş kapısı üzerinde bulunan, Hacı Bektaş Veli Dergahının en eski tarihli Arapça kitabesinin tarihi 1367 (Hicri:769)'dir.
Tarikata girme, ikrar verme, nasip alma merasimi ve cem ayinleri bu evde yapılmıştır. Giriş kapısından içeri girilince, iki büyük sekisi olan bir oda ile karşılaşılır. Sekilerin üzerinde halı ve kilimler ile kenarlarda yastıklar; duvarlarda ise, eski yazılı levhalar vardır.
Bu ilk odadan, geniş dört köşe planlı, dört tarafı ahşap sedirli olan esas Meydan Evi odasına girilir. Odanın giriş kapısı karşısında bir ocak vardır. Meydan odasının tavanı, köşeleri bir alttakinin kenarının ortasına gelecek şekilde içiçe kareler şeklindedir. Yontulmuş kalın kirişlerden yapılan ve Kırlangıç Kanadı denilen bu yapı tarzı tavana bir nevi kubbe biçimi vermiştir. Bu şekilde, eski tasavvuf inanışındaki yedi kat gök sembolize edilmiştir. Odanın sedirleri üzerinde desenli kilimler, kilimlerin üzerinde 12 adet makam postu vardır. Horasan postu ile niyaz taşı giriş kapısının sol tarafındadır. Ocağın sağ tarafında "Bektaşi Tahtı" vardır. Ocağın üzerinde, 15. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Hacı Bektaş Veli'nin resmi vardır. Kök boya ile yapılmış olan tabloda, Hacı Bektaş Veli'nin kucağında ceylan ve arslan yan yana bulunmaktadır. Bu tablo Hacı Bektaş Veli'nin barışcı felsefesini yansıtmaktadır. Duvar üzerinde ayrıca VeyselKarani, Hacı Bektaş Veli ve halifeleri, BalımSultan, Sarı İsmail ve Kaygusuz Abdal ile Kazak Abdal'a ait resimler ve çeşitli levhalar asılıdır.
Meydan Evi odasının güney tarafından açılan bir kapıdan, Meydan Evi babasının makam odasına geçilir. Ağır konukların ağırlandığı bu odanın ahşap sedirleri ve dolapları vardır. Tavan Meydan Evi odasının tavanı gibidir. Bu odadan açılan bir diğer kapı ile, ana giriş kapısına kadar uzanan koridora çıkılır. Bu koridorda Bektaşilikle ilgili eserler sergilenmektedir.
KİLER EVİ:
Kiler Evi'ne Meydan Evi girişinin sağındaki kapıdan girilir. İki katlı olan Kiler Evi'nin alt katında eskiden Dergahın kasası, kıymetli eşyaları ile yiyecek ve kullanılacak eşyaları muhafaza edilmiştir. İkinci katı ise Dedebaba köşkü olarak kullanılmıştır. Bir süre Kütüphane olarak kullanılan Kiler Evi, günümüzde depo olarak kullanılmaktadır.

ÜÇÜNCÜ AVLU:
Bu avluya Altılar Kapısı denilen çift kanatlı bir kapıdan girilir. Kapıdan girilince sağ taraftaki sekiye, Atatürk'ün 23 Aralık 1919 da Dergahı ziyareti esnasında ilk dinlenme yeri olmasının anısına Atatürk büstü konulmuştur. Üçüncü Avluya girince tam karşıda Hacı bektaş Veli Türbesi vardır. Sağ tarafta ise Balım Sultan Türbesi ile derviş ve baba mezarları bulunmaktadır.

PİR EVİ:
Türbenin cephesi, yan yana üç kemer görüntüsündedir.Pir Evi'ne girişi sağlayan ortadaki kemerin üzerinde yan yana üç motif, (Çarkı felek, oniki imamları temsil eden altın yıldız, hilal ortasında teslim taşı) bu motiflerin altında da yine bir teslim taşı bulunmaktadır. Kapıdan, sekiz basamaklı bir merdivenle giriş yapılmaktadır. Merdivenlerden sonraki düzlük kısım sonunda, Pir Evi giriş kapısı önünde, eşik hizasında, Türbenin yapı kalfası Yanko Medyan'ın mezarı olduğu söylenmektedir. Yanko Medyan'ın, çatıda çalışırken ayağı kayarak düştüğü, düşerken de "Yetiş Ya Hz.Pir" diye bağırdığı; bu sırada sanki birisi tarafından tutulmuş gibi yere rahat indiği; Hacı Bektaş Veli'ye bağlandığı ve onun yoluna girdiği; ölünce türbeyi ziyarete gelenlerin çiğneyerek geçecekleri biçimde Pir'in kapısının eşiği altına gömülmeyi vasiyet ettiği söylencesi anlatılır.
Pir Evi girişinin sağ ve solundaki sekilerde, Dergahta hizmet görmüş Babaların mezarları bulunmaktadır. Altı tanesi sağ sekide, altı tanesi de sol sekide bulunan mezarların üstü harç ve sanduka şeklinde yapılmıştır. Sol sekideki mezarlar Hacı Mehmet Baba, Şair Turabi Ali Dedebaba, Kara Baba, Sersem Ali Dedebaba, Vahdeti Baba, Ak Baba'ya; sağ sekideki mezarlar ise Hacı Feyzullah Baba, Halil Dede, Mahmut Baba, Nebi Dede'ye aittir. İki mezarın ise kime ait olduğu bilinmemektedir.

Pir Evi giriş kapısına Ak Kapı'da denmektedir. Selçuklu devrinin motifleri ile süslenmiş mermer bir yapıdır. Kapının üst başı sarkıtlıdır. İki yanında küçük hücreler vardır. Kapı kemerinin yukarı tarafında, kilit taşı üzerine oyulmuş, Selçuklu arması olan çift başlı bir kartal vardır. Onun altına boya ile, ibrik şeklinde, yazıdan bir motif işlenmiştir. Ak Kapıdan iki basamaklı bir merdivenle, sağ tarafında Çilehane (Kızılca Halvet) bulunan loş bir koridora girilir.

ÇİLEHANE (Kızılca Halvet):
Ak kapıdan girilen koridorun hemen sağ tarafında, kalın taşlarla çevrili ufak bir kapıdan girilen Kızılca Halvet, küçük ve karanlık denilecek kadar loş bir odadır. Kızılca Halvet'in güneyinde veoldukça yüksekteki ufak penceresi, içeriye az bir ışık vermektedir. Kızılca Halvet 2 x 3 metre ölçüsündedir. Dergahın en eski yapısı ve çekirdeğidir.
(HALVET: Tenha ve kapalı yer. Tanrıya tapınmak için kapanılan hücre.)


KIRKLAR MEYDANI:
Genişce olan salonun yüksek tavanı üç kemer tarafından taşınmaktadır. Kemerler arasında ahşapdan yapılmış iki tam ve iki basık kubbe, güneş sembolleri ile süslenmiştir. Oldukça geniş olan Kırklar Meydanı'nı "Hacet (Mürüvet) Penceresi" aydınlatmaktadır.
Kırklar Meydanı'nın doğusunda Resul Bali'nin mezarı ile Horasan Erleri'nin mezarları bulunmaktadır. Mezarların bulunduğu bu seki üzerinde antika saatler, İran Şahı Rıza Pehlevi'nin armağanı olan İran halısı, şamdanlar, levhalar ile ipek seccade ve Kırk Budak Şamdan yer almaktadır. Meydanın Hacet Penceresi önündeki vitrinlerde, Bektaşilikle ilgili eserler sergilenmektedir. Birinci vitrinde, Hz. Ali'nin ceylan derisi üzerine Kufi yazısı ile yazmış olduğu, Kur'anın secde suresinden bir parça; diğer iki vitrinde ise Dergahla ilgili 12 dilimli teslim taşları, bele kuşanılan kamberiyeler, kemer üzerine takılan palenkler, mücerret dervişlerin kulaklarına taktıkları küpeler sergilenmektedir. Duvarlarda ve pano üzerinde ise, yine Dergahla ve Bektaşilikle ilgili levhalar bulunmaktadır. Kırklar Meydanı'nın batı tarafında ise Çelebi mezarları yer almaktadır.

HACI BEKTAŞ VELİ TÜRBESİ:
Kırklar Meydanı'na girişte sağ tarafta bulunan kapıdan Hacı Bektaş Veli Türbesi'ne girilir. Türbe, Hacı Bektaş Veli mimari manzumesinin tibik özellik gösteren kısımlarından birisidir. Kare bir plana sahip türbenin ortasında, Hacı Bektaş Veli'nin, yüksek sandukası bulunmaktadır.


GÜVENÇ ABDAL TÜRBESİ:
Kırklar Meydanı'nın batısındaki sekiden Güvenç Abdal Türbesi'ne girilir. Türbe içinde yan yana üç tane sanduka bulunmaktadır. Bu mezarlar, Güvenç Abdal ile dünya güzeli diye anılan sevdiği kız ve bu kızın hizmetçisine aittir. Bu kısma Kızlar Kümbeti adı da verilir. Bağımsız bir özellik taşıyan türbe, aydınlık ve ferahtır.

BALIM SULTAN TÜRBESİ:
Üçüncü Avlu'nun sağında, piramit külahlı klasik bir türbedir. Bektaşilikte ikinci pir olarak tanınan Balım Sultan'ın, Bektaşi Tarikatının kurulup, genişletilmesinde büyük hizmetleri olmuştur. 1462'de Dimetoka'da doğan ve 1516 yılında ölen Balım Sultan'ın türbesini, Yavuz Sultan Selim'in kumandanlarından Şehsuvaroğlu Ali Bey 1519 yılında yaptırmıştır.
Türbenin içi kare planlıdır. Kuzeyde kardeşi Şah Kalender'in mezarı bulunmaktadır. Türbenin içinde, kollarında ejderler ve buket taşıyan güvercin heykelleri bulunan büyük bir şamdan ile küçük şamdanlar ve kıymetli levhalar yer almaktadır. Türbenin üzerindeki kubbe sekiz köşeli piramit şeklinde ve sivri külahlıdır. Külahın ucuna semaya doğru uçan bir güvercin alemi yerleştirilmiştir.
